24 Mart 2008 Pazartesi

Barkod: 9789752637139
Eser Adı: Operasyon Ergenekon-Gizli Belgelerde Karanlık İlişkiler
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Timaş Yayınları
Yazar:Şamil Tayyar
Kapak Tasarım: Ravza Kızıltuğ
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2007-Şubat
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 340
Ebat : 13,5X19,5
Cilt : Karton kapak
Isbn: 978-975-263-713-9
Etiket Fiyatı (YTL.): 12,50 YTL
Türü: Araştırma-İnceleme
Bazı komutanların ve devlet içinde görevli kişilerin birbirleriyle yaptıkları görüşmelerde ve yazışmalarda Türkiye’yi sarsacak hangi bilgilere ulaşıldı? Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar hakkında Makine Kimya Enstitüsü’nün hazırladığı raporda neler yazılı? Dağlıca Baskını’nda Türk Milleti’nin kafasını karıştıran soru işaretlerini gün gün takip eden ve askerlerden komutanlara kadar çatışmaya katılan kişilerle görüşen Gazeteci Şamil Tayyar, bu yazışmaları ve çatışmanın olduğu bölgeye ait özel belgeleri ilk kez açıklıyor. İlk kez yayınlanan belgelerle, OPERASYON-ERGENEKON çok konuşulacak!***kitabın içinden bazı çarpıcı bölümler***İstihbarat birimleri arasındaki bu çatışma ve güç mücadelesi Çevik Bir zamanında en yüksek seviyeye çıkmıştı. Bir’in, Emniyet’in elindeki ağır silahları istemesi, Emniyet İstihbaratı’nın ve Emniyet’in güçlenmesinden duyduğu endişeyi ortaya koyuyordu. Mehmet Ağar bu isteğe çok sert bir cevap verdi. Bugün bu güç dengesi tamamen değişiyor.
Kuvvet komutanları Ak Parti’ye darbe yapmayı kararlaştırmışlardı. O gece İlker Başbuğ’u arayan Aytaç Yalman’ın kafasına takılan tek bir soru kalmıştı: Hilmi Özkök’ün hazırlattığı gizli ve özel rapor!O gün, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın kapısını çalan kişi MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’du. Atasagun, Yalman’ı iki konuda uyardı ve son sözünü söyledi. Aytaç Yalman, bu görüşmeden sonra oyunun dışına çıktı ve kuvvet komutanlarının planı alt üst oldu!”Ergenekon’un 1 Numara’sı, İstanbul Orduevi’nde otururken önündeki gazeteden Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın isminin üstünü çizdi ve yanına bir not yazdı: ‘Olmadı Yaşar, olmadı’. Sonrası malum, istihbarat servisleri Ergenekon Operasyonu için düğmeye bastılar.” Selçuk Üniversitesi’nden bir grup öğretim görevlisi ve öğrenci, Yıldız Teknik Üniversitesi’nin Davutpaşa Kampüsü’nde silah kullanma, bomba yapımı, sabotaj gibi eğitimlere tâbi tutuluyor. Bu kampüs eski Davutpaşa Kışlası’dır. Ergenekon, burayı eğitim alanı olarak kullanıyor.” Dağlıca Baskını’nın perde arkasını araştıran ve kamuoyuna en doğru bilgileri veren Gazeteci Şamil Tayyar, Türkiye’yi sarsacak gizli belgeleri ilk kez bu kitapta yayınlıyor. Dağlıca Baskını’nda görevli ast subayın cebinden çıkan el çizimi mevzi planları, Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalar hakkında Makine Kimya Enstitüsü tarafından hazırlanan tetkik raporları, Ergenekon üyelerinin kendi aralarında yaptıkları telefon görüşmeleri, Başbakan R. T. Erdoğan’a emekli bir albay tarafından gönderilen gizli mektup ve kuvvet komutanlarının hazırladığı darbe planları…
OPERASYON: ERGENEKON, gizli kalmış birçok soruya cevap veriyor

KAYNAK YAYINLARI (TÜRKYE)


Eser Adı: Prof. Sven Lagerbring
İSVEÇÇENİN TÜRKÇE İLE BENZERLİKLERİ
Varsa Eserin Altbaşlığı: İsveçlilerin Türk Ataları
Yayınevinde kitabın ait olduğu
Dizi Adı:
Kitabın genel anlamda türü:
Dil ve Tarih
Katkıda Bulunanlar:
Cilt Bilgisi: Karton Kapak
Kağıt Bilgisi: III. Hamur
Basım Tarihi: Mart 2008
Basım Sayısı: 1. Basım
Sayfa Sayısı: 120
Kitap Boyutları: 13,5 x 19,5 cm
ISBN No: 978-975-343-524-6
Barkod No: 978-975-343-524-6
Etiket Fiyatı: 8.00 YTL
Çıkış Tarihi: Mart 2008
18. yüzyılda yaşayan ve İsveç tarihi araştırmalarının kurucusu sayılan
Prof. Sven Lagerbring’in bu kitabı, eski İsveç ve Türk tarihinin karanlıkta kalan gerçeklerini aydınlatıyor. Lagerbring kitabında, İsveçlilerin atalarının Türkler olduğunu İsveç masallarına, efsanelerine ve taş yazıtlara dayanarak ortaya koyuyor. Kitapta İsveççeyle Türkçe karşılaştırılarak Türklerin ve İsveçlilerin ortak tarihsel bir kökene ve dil ortaklığına sahip olduğu gözler önüne seriliyor. Eski İsveç masallarında, İsveççenin Viking Tanrısı Oden tarafından getirildiği ve Oden’in Tirkiar (Türkler) denilen bir kabilenin önderi olduğu ilk kez bu kitapta belgeleriyle açıklanıyor.
Lagerbring’in raflarda unutulan bu kitabının, İsveç kökenli olan ve 19. yüzyılın sonlarında Türküğe ve Müslümanlığa geçen, namı diğer “Osmanlı Vikingi” Ali Nuri Dilmeç tarafından bulunup gün ışığına çıkarılmasının öyküsü de bu kitapta ayrıca yer alıyor.

20 Şubat 2008 Çarşamba

AKADEMİSYEN YAYINLARI

Barkod: 9789750168840
Eser Adı: Ulu Çaınarın Kökleri "Sultan I. Mehmet (Çelebi)"
Eserin Dili:Türkçe
Yayınevi: Akademisyen Yayınevi
Yazar: Kemal Arkun
Editör: İbrahim Yumurtacı
Kapak Tasarım: Sevda Uğurtekin
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı:197
Ebat : 11,5X19
Cilt : Karton Kapak
Isbn: 978-975-01688-4-0
Etiket Fiyatı (YTL.) : 10,00 YTL
Türü: Tarihi Roman

ESER HAKKINDA YAZILAN TANITIM YAZILARI

Memleket halkı ve güçsüz kişiler Allah-ü Teala'nın sîze emanetidir. Bunlara bakmak onfan korumak padişahın namus borcudur. Size yakışan budur ki illerimizin çiğnenmesine ayaklar altına alınmasına asla izin vermeyesiz. Bu toprakları sahipsiz sanarak el çabukluğuyla konmaya kalkıştıysanız, buraların şanı yüce koruyucusunu tanıyınca artık çekip gidersiniz. Yok gitmeseniz; kötü bitecek sonuçlara hazırlanınız. Bundan sonra sadece kılıçların ve okların diliyle konuşulur ve görüşülür.

Barkod: 9789750168857
Eser Adı: Ulu Çaınarın Kökleri "Sultan Gazi Murat Han-II"
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Akademisyen Yayınevi
Yazar:Kemal Arkun
Editör: İbrahim Yumurtacı
Kapak Tasarım: Sevda Uğurtekin
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 224
Ebat : 12X19
Cilt : Karton Kağak
Isbn: 978-975-01688-5-7
Etiket Fiyatı (YTL.): 10,00 YTL
Türü: Tarihi Roman

ESER HAKKINDA YAZILAN TANITIM YAZILARI

Ey oğul!İlim ve takva ehli veya herhangi bîr sebeple senden ileri bulunan bir kimsenin huzurunda dilini tut. Senin iyiliğini isteyen dostlarının tavsiye ve öğütlerini can kulağıyla dinle.Sözünde işinde ve gidişinde doğru ol. Doğru olan sözlerin bile hayrete ve tereddüte sebep olacaksa söyleme daha iyi insanların gönlünü almaya çalış. Allah'ın rahmetinden ümit kesme açıkta ve gizlide iyi olmaya çalış. Bir şeyi vaktinden önce isteme içini dışından daha çok süsle. İçin Hakk'ın, dışın halkın baktığı yerdir. Allah nazarında seni utandıracak işi yapma!

BERFİN YAYINLARI(TÜRKİYE)

Yayınevi: Berfin Yayınları
Kitap Adı: Lal Ağıtlar
Yazar Adı: Mustafa Sancar
Yayın Yönetmeni: İsmet Arslan
Sayfa Sayısı: 207
Baskı Yılı: Şubat 2008
Baskı Sayısı: 1. Baskı
ISBN 978 - 975 – 6680 – 82 – 7
Barkod No: 9789756680827
Fiyatı: 12 YTL
Boyut: 13.5 x 19.5 cm.
Kapak Resmi: Şehmus Sancar
Kapak Cinsi: Bristol karton
Türü: Roman

ESER HAKKINDA YAZILAN TANITIM YAZILARI
Mustafa Sancar, 1955’te Ş. Urfa’nın Siverek ilçesinde doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi Siverek’te bitirdi.
Daha önce Dünya Gözlü Sevgili, Palyaçonun Ayna Sığınağı ve Aze’nin Yakarışı adlı kitapları yayımlandı.
“Geldiler de geldiler; doğudan, batıdan, kuzeyden geldiler. Karanlık bulut oldular, katran yağmurlara döndüler, seller gibi geldiler… Nar ağaçlı, yediveren asmalı, güllü avluları; hünerli taş ustalarının nakış gibi işleyip ördüğü gösterişli evleri yorgun atlarına ahır yaptılar…”


Yayınevi: Asyaşafak Yayınları
Kitap Adı: Geniş Ortadoğu Projesi
Yazar Adı: Erol Bilbilik
Yayın Yönetmeni: İsmet Arslan
Sayfa Sayısı: 97
Baskı Yılı: Şubat 2008
Baskı Sayısı: 1. Baskı
ISBN 978 - 975 – 9159 - 10 - 8
Barkod No: 9789759159108
Fiyatı: 7.5 YTL
Boyut: 13.5 x 21 cm.
Kapak: Mehmet Özalp
Kapak Cinsi: Bristol karton
Türü: Araştırma-İnceleme
ESER HAKKINDA YAZILAN TANITIM YAZILARI
Erol Bilbilik, Geniş Ortadoğu Projesi (Geniş Orta Asya Projesi) adlı çalışmasında, Amerikan belgeleriyle GOP’u (Geniş Ortadoğu ve Afrika Projesi) ortaya koyarken tüm ayrıntılarıyla GOP’a kaynaklık eden projeleri, tarihsel süreciyle GOP coğrafyasındaki ülkeleri ve GOP’un açıklanan amaçlarını irdeliyor. Çalışmada, kitle imha silahlarının yaygınlaştırılmasının, insan hakları ihlallerinin, etnik, din, mezhep çatışmasının, terörün, uyuşturucu trafiğinin, sınır anlaşmazlıklarının, sabotaj ve organize suçların, kitlesel göç hareketlerinin, başarısız reformların ve başarısız devletlerin önlenmesi ve demokrasinin yerleştirilmesi olarak tanımlanan GOP’un sözde amaçları bir bir ele alınıyor. Bir ABD projesi olan GOP’un gizlenmeye çalışılan amaçlarının tek tek ele alınarak irdelendiği çalışmada, Türkiye’nin GOP’la ilgili “stratejik ortaklığı”nın, yani “taşeronluğu”nun ne anlama geldiği de vurgulanıyor ve GOP’un başarılı olup olamayacağı da tartışılıyor.

25 Ocak 2008 Cuma

ÇÖLÇÜLER EDEBİYAT MERKEZİNDEN KİTAPLAR(AZEBAYCAN)

Barkod: 127852689731
Eser Adı: Daha beni hatirlama
Eserin Dili: Azerbaycan Türkçesi
Yayınevi: Agah neşriyyati
Yazar: Celil Cavanşir Yurdseven
Editör: Irade Aytel
Kapak Tasarım: Melahat
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2005
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı:125
Ebat: 12X21
Cilt: Karton Kapak
Etiket Fiyatı (YTL.): 6 YTL

ŞIIRLERINDEN
SENDEN SONRA
senden sonra bir sensizlik doğacak,
sensizliğimin,
bir yılı beş yılı yüz yılı olacak.
hayatımda sensizlik elimden tutacak.
gözlerime bakacak.
güller, çiçekler, ağaçlar,
hepsi sensiz kalacak.
senden sonra,
bir yalnızlık başlayacak.
bana senden
Barkod: 120052689713
Eser Adı: Yazık ölmeyenler
Eserin Dili: Azerbaycan Türkçesi
Yayınevi: Gence neşriyyati
Yazar: BAHTIYAR ELCAN
Editör: Aydın Murovdağlı
Kapak Tasarım: Metanet Enverkızı
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: mayıs 2005
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı:150
Ebat: 12X21
Cilt: Karton Kapak
Etiket Fiyatı (YTL.): 6 YTL





Barkod: 127689689779
Eser Adı: Eğer konuşsaydı dünya
Eserin Dili: Azerbaycan Türkçesi
Yayınevi: Azerbaycan İktisat Üniversitesi
Yazar: Ragif Raufoğlu
Editör: Rauf Aliekberli
Kapak Tasarım: Rauf Aliekberli
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: aralık 2003
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı:114
Ebat: 12X21
Cilt: Karton Kapak
Etiket Fiyatı (YTL.): 6 YTL

Barkod: 12768934213
Eser Adı: Kızılgüllerin açılan vakti
Eserin Dili: Azerbaycan Türkçesi
Yayınevi: "Vektor" yayınları
Yazar: Oktay Hacımusalı
Editör: Prof.Dr. Elçin İskenderzade
Kapak Tasarım: Adil Mİrseyid
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur Baskı Tarihi: aralık 2004
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı:114
Ebat: 12X21
Cilt: Karton Kapak
Etiket Fiyatı (YTL.): 7 YTL

TİMAŞ YAYINLARI

Barkod: 9789752636910
Eser Adı: Tarihi Değiştiren Bilginler
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Timaş Yayınları
Yazar: Ali Çimen
Editör: Adem Koçal
Kapak Tasarım: Ravza Kızıltuğ
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 303 sayfa
Ebat: 13,5X21
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-975-263-691-0
Etiket Fiyatı (YTL.): 12.5O YTL
İNGİLTERE'DEKİ BiLGE, CİSİMLERİN YERE DÜŞMESİNİN ARDINDAKİ SIRRI ÇÖZERKEN, POLONYA'DAKİ GEZEGENLERİN ROTASIN! TESPiT EDİYOR; İRAN'DAKİ SAYILARIN DiLiNi
keşfederken, italya'dakl cisimlerin neden suya batmadığıma kafa yoruyor; eski yunan'daki tıbbın temellerini atmakla meşgulken; fransa'daki insanoğlunu ölümcül kuduz mikrobundan kurtarmak için ter döküyordu...
'yerçekimi kaşifi' nevvton'dan 'gezegenler hakimi' kopernık'e, 'matematiğin prensi' ömer hayyam'dan 'suyun gizli gücünü1 ortaya çıkaran arşlmet'e, 'tıbbîm babası' hıpokhat'tan 'kuduzun belalısı' pasteur'e varıncaya dek, onlarca bilim adamı, yerkürenin dört bir yanında günümüz dünyasının bilimsel çatısını
ÖRMEK iÇiN DİNMEK BlLMEZ BiR İŞTAHLA ÇALIŞTI. KAH ATOMLARI, KAH GEZEGENLERİ; BAZEN MİKROPLARI BAZEN DE SAYILAR] KONUŞTURDULAR; TARiHi DEĞİŞTİRDİLER...
Barkod: 9789752636941
Eser Adı:Türkler ve ‘Öteki’’ leştirdiklerimiz
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Timaş Yayınları
Yazar: Hüseyin Dayı
Editör:Neval Akbıyık
Kapak Tasarım: Ravza Kızıltuğ
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı:1.Baskı
Sayfa Sayısı: 396 sayfa
Ebat: 13,5X21
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-975-263-694-1
Etiket Fiyatı (YTL.): 16.0O YTL
ESER HAKKINDA YAZILAN TANITIM YAZILARI
Gözlerimizi köylerimize, şehirlerimize kapattık, okul, mesai ve silah arkadaşlarımızı, komşularımızı, hatta akrabalarımızı göremedik. Baksaydık, Oğuzların (Türkmenler] beraberinde Abhaz, Boşnak, Çeçen, Çerkez, Kürt, Laz, Pomak gibi sosyal gruplar görecektik.
Türkiye Türklerini, sadece Oğuzlardan ibaret sandık ve ders kitaplarına öyle yazdık. Batı Türklüğü dedik, ama nasıl oluştuğunu hiç gündeme almadık. Sanki milletler tam teşekkülleriyle aniden ortaya çıkmıştı. Tarih içerisinde gelişip serpilmeyi anlayamadık.
Batı'da milliyetçilik, romantizmden doğmuştu. Çok fazla romantik olmamız, gerçeklerle aramızda bir perde oldu. Batılılar sonunda tanımlamalarının yanlışlığını gördüler. Renan, Gellner, Hobsbawm, Anderson ve daha niceleri, detaylı araştırmalarla hataları tamamen gün ışığına çıkardılar. Biz yine de kendi gerçekliğimizi, kendi araştırmalarımızla ortaya koyamadık. Bu kitap hiçbir ideolojik tesir altında kalmadan, gerçek yapımızı ortaya koymak maksadıyla yazıldı.
Bilim şahidimizdir; Bütün izahlarımız felsefe, psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji,
antropoloji, filoloji ve tarih branşlarındaki yerli ve yabancı en ciddi bilim
adamlarının eserlerinden kaynaklanmaktadır.
Zaman şahidimizdir: Birlikteliğimiz bin yılı bulan bir zaman dilimini
kapsamaktadır.
Yerküre şahidimizdir; Bulunduğumuz bölge ve gittiğimiz yerler bizi hep birlikte
görmüştür.
Devlet adamlarımız şahidimizdir, damarları m ızdaki kan şahidimizdir, türkülerimiz
Barkod: 9789752636934
Eser Adı: Aynalar Koridorunda Aşk
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Timaş Yayınları
Yazar: Mustafa Ulusoy
Editör: Seval Akbıyık
Kapak Tasarım: Revza Kızıltuğ
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 13.Baskı
Sayfa Sayısı: 231
Ebat: 13,5X21
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-975-263-693-4
Etiket Fiyatı (YTL.): 12.OO YTL
Aşk insanın kalbini doldurmaya yeter mi?
Caddede bir terapist yürüyor: insanları göziemleyen ve yaşadıkları mutsuzluğun nedenlerini anlamaya çalışan bir terapist.
Dr. Msvi, Aynalar Koridorunda Aşk'm kahraman). Hepimizin
yaşadığı duygusal karmaşaları tecrübe eden. varoluşun Özünü
anlamaya çalışan Beyaz, Kırmızı, Gri ve San da. Ve vitrindeki
aksini inceleyen yüksek ökçeli kırmızı ayakkabılı kadın, etrafın
ilgisini çekmek için sarmaş dolaş gezen sevgililer, önündeki arabayı
sollayamaymca kendini değersiz hisseden BMW .sürücüsü. Birer
varoluş mabedi haline gelmiş kateler. restoranlar ve buraları dolduran
insanlar. Milyonlarca imge. İmgelerde varoluşunu arayan insanlar.
Aynada kendini gördüğünü /anneden ama Beyaz'm söylediği gibi
asla görmeyecek olan, restoranda yemek yiyen kadın...
N arsi şilesini ş benliğin mabedine hııpsolup kendi varoluş
gerçekliklerinden uzağa düşenler,
içlerindeki boşiuğu aşkla doldurmaya çalışıyorlar.
Peki, aşk insanın kalbini doldurmaya yeter mi? Sonsuz sevilme,
değerli görüime ihtiyacım duyan insanın kalbini kim nasıl doldurur?
Dr. Mavi, Beyaz, Kırmızı, Gri ve San. rüyalann, gerçeklerin ve aynaların izini sürerek bu sorunun cevabım arıyorlar...

Barkod: 9789752636897
Eser Adı: Büyük Osmanlı Projesi
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Timaş Yayınları
Yazar: Mustafa Armağan
Editör: Adem Koçal
Kapak Tasarım: Ravza Kızıltuğ
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı:1.Baskı
Sayfa Sayısı: 288
Ebat: 13,5X21
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-975-263-689-7
Etiket Fiyatı (YTL.): 9.5O YTL
Bir bakıyorsunuz Belçika'da bir "Türk köyü", bir bakıyorsunuz Himalayaların eteklerinde bulunan Keşmir eyaletinde de kendilerine "Osmanî" diyen Türk Köyleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği... ingiltere Parlamentosu üyesi olup şimdilerde Londra Belediye Başkanlığı yarısına giren Boris Johnson'ın son Osmanlı İçişleri Bakanı'nın torunu olduğu haberi gazete manşetlerinde çınlarken, Meksika'da bir Osmanlı çeşmesinin ortaya çıktığı notu düşüyor önümüze. Nicolas Sarkozy'nin de. Fidel Castro'nun da atalarının Osmanlı Yahudisi çıkması yetmiyormuş gibi, besteci Wagner'in Sultan Abdülaziz'den para yardımı istediğini, Abdülhamid'in Pasteur'e beraber çalışma teklifinde bulunduğunu okuyoruz hayretle.
Ve düşünüyoruz: Acaba tarihimiz hakiki çehresiyle arz-ı endam ettiğinde nasıl bir manzara karşısında kalacağız?
Misak-ı Millî sınırlan içinden görmeye ve düşünmeye alıştırılmış bir neslin dramıdır yaşadığımız. "Biz neydik?" sorusu, ete şaplanan bir kurşun gibi hemen her adımda karşımıza çıkıyor veya biz hatırlamak istemesek de, başkaları tarafından çıkarılıyor. Bunun en son örneğini, Avusturya sağının temsilcisi Andreas Möller'in, "Türkler AB'ye girerse Viyana'yı kaybederiz' mealindeki demecinde gördük. Demek ki, dedik, bu demeci okuyunca, biz unutsak da dünya bizi unutmuyor.
Mustafa Armağan son kitabı BÜYÜK OSMANLI PROJESİ'nde bu nicedir unuttuğumuz dünyanın kapılarını açıyor önümüze ve bize bir hafıza tazelemesi çalışması öneriyor. "Hatırla onu!" ikazı, kitabın her satırında karşımıza çıkıyor ve giderek "Hatırla kendini!" uyarısına bürünüyor. Osmanlı'yı, yaşadığı çağların küresel aktörü olarak konumlandıran ve bu yüzden de küreselleşmekte olan dünyamızda bunu daha önce tecrübe etmiş bulunan Osmanlıların birikiminden yararlanmanın önümüzü görmemize yardım edeceğini vurgulayan yazar, hem "küresel tarih" çalışmalarına Osmanlı'nın katkılarına atıfta bulunuyor, hern de Osmanlı tecrübesinin kendiliğinden bir 'oluşum' değil, bilinçli bir 'proje' olduğuna dikkat çekiyor.
Armağan, "BÜYÜK OSMANLI PROJESİ" adını verdiği bu projenin ana hatları hakkında ufkumuzu genişletecek bilgiler veriyor ve daha da önemlisi, Türkiye'nin içine girdiği yeni bir gelişme çizgisinde

HAKAN ALBAYRAKTAN KITAPLAR(TÜRKIYE)

Yayın Yılı: 2006
Ankara
İthal Kağıt
Karton Kapak
Dili: TÜRKÇE
1. baskı
14 x 20 cm.
78 sayfa
Türkçe
Karton Kapak
ISBN No: 9756768819
4 ytl








Yayın Yılı: 2006
344 sayfa
İthal Kağıt
14x23 cm
Karton Kapak
ISBN:9944508322
Dili: TÜRKÇE
15 YTL














136 sayfa
3. Hm. Kağıt
13,5x19,5 cm
Karton Kapak
ISBN:9757726664
Dili: Türkçe
7YTL


Yayın Yılı: 2007
İthal Kağıt
64 sayfa
13,5x19,5 cm
Karton Kapak
ISBN:9759059316
Dili: TÜRKÇE
5YTL












Yayın Yılı: 2006
89 sayfa
İthal Kağıt
13,5x19,5 cm
Karton Kapak
ISBN:9756768754
Dili: TÜRKÇE
5 YTL

16 Ocak 2008 Çarşamba

CAN SANAT YAYINLARINDAN KITAPLAR



Barkod:9789750708855
Eser Adı: Yazarın Yalnızlık Burcu
Eserin Dili:Türkçe
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Yazar:Semih Gümüş
Kapak Tasarım:Erkal Yavi
Kağıt Bilgisi:3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 191
Ebat: 12,5X19,5
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-975-07-0885-5
Etiket Fiyatı (YTL.): 11.5O YTL
Türü: Eleştiri
Semih Gümüş, değişik zamanlarda kaleme aldığı denemelerini topladığı bu kitabının yayınlandığı yıl basından, edebiyat dünyasından büyük ilgi görmüştü. Yazarın Yalnızlık Hurcu, o günden bugüne özellikle genç yazarlann el kitaplarından biri oldu. Bu kitaptaki denemeler, edebiyatın, sanatın kollarına uzanmakla kalmıyor, yazarın tutumuna ilişkin önerilerde de bulunuyor.



Barkod: 9789750708848
Eser Adı: Eleştirinin Sis Çanı
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Yazar: Semih Gümüş
Kapak Tasarım: Erkal Yavi
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 224
Ebat: 12,5X19,5
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-975-07-0884-8
Etiket Fiyatı (YTL.): 14.5O YTL
Türü: Eleştiri





Barkod: 9789750709036
Eser Adı: Kara Anlatı Yazarı Vüs'at O. Bener
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Yazar: Semih Gümüş
Kapak Tasarım: Erkal Yavi
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 162
Ebat: 12,5X19,5
Cilt: Karton Kapak
Isbn:978-975-07-0903-6
Etiket Fiyatı (YTL.): 11.0O YTL
Türü: Eleştiri




Barkod:9789750709043
Eser Adı: Başkaldırı ve Roman
Dili: Türkçe
Yayınevi: Can Sanat Yayınları
Yazar: Semih Gümüş
Kapak Tasarım: Erkal Yavi
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2008-Ocak
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 128
Ebat: 12,5X19,5
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-975-07-0904-3
Etiket Fiyatı (YTL.) : 9.0O YTL
Türü: Eleştiri
Başkaldırı ve Roman hiç tamamlanmayabilir, yayımlanmayabilin! l de. Yalnızca Hayır...'a karşı kendimi sorumlu Tuttuğum için ısrar ettim. Hayır... 'a karşı kendimi niçin sorumiu görüyordum? ilkin ve ikinci! olanı,bir kitap oylumunda tasarlayıp başladığım bir çalışmanın sonunu getirmem gerektiğini düşündüğüm için. [kincisi ve birincil olanıysa, Hayır... 'ın roman sanatımızın çağdaşyönsemi içinde oldukça ayrıksı ve üstünde dui'inavı gerektiren niteliğidir.
Semih Gümüş, yazınımızda örneğine pek a/ rastladığımız çalışmalara imza attı. Bu nedenle çağdaş eleştiri dünyamızın önde gelen isimlerinden biri oldu. Başkaldırı ve Roman, Gü-mtiş'ün en özgün çalışmalarından biri; Adalet Ağaoğlu'nun ayrıksı romanı Hayır... üzerine yazılmış bir kitap, 1996 yılında Cevdet Kudret Eleştiri Ödülü'nü kazanan Başkaldırı ve Ro-man'ı okuyunca, eleştirinin edebiyatı nasıl özgürce zenginleştirdiğini göreceksiniz. Başkaldırı ve Roman hiç tamamlanmayabilir, yayımlanmayabilin! de. Yalnızca Hayır...'a karşı kendimi sorumlu Tuttuğum için ısrar ettim. Hayır... 'a karşı kendimi niçin sorumiu görüyordum? ilkin ve ikinci! olanı,bir kitap oylumunda tasarlayıp başladığım bir çalışmanın sonunu getirmem gerektiğini düşündüğüm için. [kincisi ve birincil olanıysa, Hayır... 'ın roman sanatımızın çağdaşyönsemi içinde oldukça ayrıksı ve üstünde dui'inavı gerektiren niteliğidir.
Semih Gümüş, yazınımızda örneğine pek a/ rastladığımız çalışmalara imza attı. Bu nedenle çağdaş eleştiri dünyamızın önde gelen isimlerinden biri oldu. Başkaldırı ve Roman, Gü-mtiş'ün en özgün çalışmalarından biri; Adalet Ağaoğlu'nun ayrıksı romanı Hayır... üzerine yazılmış bir kitap, 1996 yılında Cevdet Kudret Eleştiri Ödülü'nü kazanan Başkaldırı ve Ro-man'ı okuyunca, eleştirinin edebiyatı nasıl özgürce zenginleştirdiğini göreceksiniz.

ŞULE YAYINLARINDAN IKI KITAP


Barkod:9789756446829
Eser Adı: Edebiyatın Hayatımızdaki Yeri: Neresi?
Eserin Dili:Türkçe
Yayınevi: Şule Yayınları
Yazar: C.D.Warner-T.S.Eliot
Çeviren: Kemal Konuşmaz
Editör: Celal Fedai
Kapak Tasarım: Ramazan Erkut
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2006-Kasım
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı Sayfa Sayısı: 80
Ebat: 12,5X21
Cilt : Karton Kapak
Isbn: 975-6446-82-X
Etiket Fiyatı (YTL.): 5.OO YTL
Türü : Diğer
Gerek Warner'in ve gerekse T. S. Eliot'un "Edebiyatın Hayatımızdaki Yeri: Neresi?" bağlamı içinde buraya aldığımız yazılan, çağdaş dünyada gözden düşürülen, göz ardı edilen edebiyat, hayat ve inanç gibi kritik hassasiyetlerin birbirlerinin mahiyetlerini diri diri tutacak birlikteliğine eğiliyor. Soluk aîan her okur için kendi inançları, değerleri çerçevesinde önemli katkılar sağlayacağından kuşku duymayarak sunuyoruz. Her okurun, yazarın Eliot'un şu sözlerine bir karşılığı olmalı:
"Edebi yargı yahut değerlendirme için aynı anda keskin biçimde iki şeyin bîrden farkında olmamız gerekir: "neyi sevdiğimizin, (veya neden hoşlandığımızın)" ve "neyi sevmemiz gerektiğinin." Çok az kimse her ikisini bilecek
kadar dürüsttür."


Barkod: 9789756841884
Eser Adı: Vahşetin Çağrısı
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Şule Yayınları
Yazar: Jack London
Çeviren: Gökçe Köse
Editör: A. Ali Ural
Kapak Tasarım: Ramazan Erkut
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2007-Kasım
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 100
Ebat: 13,5X21
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 975-6841-88-5
Etiket Fiyatı (YTL.): 4.OO YTL
Türü : Roman (Çeviri)
Yeehat kabilesinden adamîar, güzel ağaç dallarından kulübenin enkazı üzerinde dansederlerken, korku dolu bir kükreme duydular ve daha önce hiç görmedikleri kızgınlıkta bir hayvanın üzerlerine doğru koştuğunu farkettiler. Bu Buck'tı, canlı bir tüy fırtınası gibi onları parçalama arzusu içinde hızla koşuyordu. En öndeki adamın üstüne atlayıp -Yeehatlerin şefiydi-, atar damardan bir fıskiye gibi kanlar fışkırana kadar boğazını parçalamaya devam etti. Kurbanı endişelendirmek için hiç duraklamadı, ikinci hamleyle diğer adamın boğazını da tamamen parçaladı. Ona karşı koyan kimse yoktu. Oklanyla ona karşı koymaya çalışan adamlara doğru, duraksız ve korkunç hareketlerle, tam ortalarına atlayıp gırtlaklarını yırtıyor, parçalıyor, yok ediyordu.

15 Ocak 2008 Salı

ÇEKİRDEK SANATTAN KİTAPLAR








Amy Lowell, İmagist (imgeci) hareketi ABD’ye getiren şairler içinde en tanınmışıdır. Şiirlerinde aşk, tutku, yüceltme, aşağılama, müzik ve doğayla ilgili imgeler çokça görünür.Amy Lowell, kendi şiir anlayışıyla benzerliği görünce buhareketi araştırmak için İngiltere’ye gider. İngiltere’denİmagist çalışmaları tanıtmak için ABD’ye şiir kitapları getirir. 1912’de ilk kitabı “Çok Renkli Cam Kubbe”,
1916’da ikinci şiir kitabı “Erkekler, Kadınlar ve Hayaletler” 1917’de yaptığı konuşmalardan derlenen “Modern Amerikan Şiirindeki Eğilimler” ve 1918’de“Değişken Dünyanın Resimleri” adlı şiir kitabı yayınlanır.
1926 yılında ölümünden bir yıl sonra “Saat Kaç” adlı kitabıyla Amy Lowell, Pulitzer ödülüne layık görülür.
Eser Adı: Yılzdızların Aşkı
Çeviri ve Seçki: Dilek Değerli
Türü: Şiir
Sayfa: 75 sayfa
ISBN: 978-9944-721-03-5

Anne Sexton evdeki dünya ve o dünyanın acıları hakkında sırlar verir. Bu sırlar herkesin söylemeye cesaret edemediği türden sırlardır. Okuyucular sadece ne söylediği için değil, aynı zamanda nasıl söylediği için de ona karşılık verirler.Sexton’ın eserlerini tuhaf bir şekilde daha önceki itirafçı şairlerden farklı kılan şey geleneksel olarak şiirin asla konusu olmayan tabulardan ya da kişiyi şok eden konulardan bahsetmesidir.
Eser Adı: Kilitli Kapılar
Çeviri ve Seçki: Dilek Değerli
Türü: Şiir
Sayfa: 79 sayfa
ISBN: 978-975-98756-2-6

Akşamdan Kalma Vangelis, “Atmosferi kuşatan / Salt rüzgârın söz yelleri” dizesinin neredeyse izdüşümü bir kitabın adıdır. Şair “Kevni” işaretinden söz eder, kelamın sır katmanını bir ikinci çıkışla tekrar örtüyor. Sarkacın bir ucunda Einstein’nin gök kubbeye edebi sürgün gömleği giydirdiği ses zerreciklerinin izi var, öteki ucunda ise yanılsamalı , doğruyu söyleyen yalancı ayna kavramı duruyor, fakat Focoult safiyeti ile değil Anadolu değerlerinin ruhundan vuran ışık huzmeleriyle karşılıyor bizi.Şafak Çubukçu şiri, dili her ne kadar yalın olsa da içten içe hermenötik alanın çoğu şifresini barındırıyor. Anlamların, sözcüklerin, tarihsel, sezgisel, öznel ve nesnel olarak adeta yeniden yapılandırılması gibi...

Şair yüreği sesizdir, Şair bir güzelliği göstermeye kalkışırsa onu bölmez, parçalamaz, kısmı, berduş hücresini değil, vardığı tüm durakları, konakladığı tüm dalları olanca gücüyle gösterir… Şair’in rüzgarı sert eser bazen, yeryüzünün en sert fırtınalarına dönüşür. Sonra ansızın o yangın yeri göl olur, göl ise beyaz bir kuğunun düşüne dönüşür…

“Göle yansıyan bir kuğu-düşü
Beyazla geceye çağrılı güzel bir kadına
Benziyor,
Zamanı yaprakların rengiyle tanımladığın eski bir
takvim gibi
göl
kanatları sayfalardan
Bir kuğuya dönüşürken”

Cavit Mukaddes



Bir Kızılderili sözüdür: “ Tanrı Taşta Uyur !”. Doğru olabilir, hatta “gözyaşında” bile uyuduğu görülmüştür. Ama ben onun çoğu sessiz gecelerde Ressam Atölyeleri, Şiir kitapları arasında uyuduğunu da gördüm, hatta bilir uyandığını: insanın içinde.
Aristoteles ünlü Poetika yapıtında şiir sanatında “düşünce” ve “dil” etkinliğinden söz eder, düşünce uygun söz, sözcükler bulma yetisiyle de ilintilidir, aradan binlerce yıl geçmesine rağmen değişen pek bir şey de yok aslında.
Her Şiir, ya da Şair’in benimsediği bir “karakter” var, onun öznel seçimini belirleyen şeydir ve bunun dil ile ilişkilendirilmesi anlaşılmaz bir durum değil.
Takmaz şiirinde “Dil” yetkinliği ve dilin ilk yaklaşımda görülmeyecek, ama varlıklarından ve işleyişleriyle dili oluşturduklarından da kuşku duyulmayacak kendilikler sunmak gibi yadırgatıcı ve çarpıcı bir özelliği var, onun benimsediği dilin bütün göstergesel kuramlardan ayıran bir özellik söz konusu, bundan zerrece kuşkum yok.
Tuncay Takmaz’ın kullandığı “dilin” katışıksız değerler dizgesinden başka bir şey olamayacağını anlamak için, onun işleyişinde ortaya çıkan iki öğeyi göz önünde bulundurmak yeterlidir: Kavramlar ve Sesler, ben bütün bunlara çok daha farklı bir unsur olan “renk” bilgisini de katıyorum.
Onun tercih ettiği dilin, düşünceye karşı içten içe çok özel bir görevi var, kavramların anlatımı için özdeksel bir ses aracı yaratmak değil, düşünceye sese aracılık yapmaktır.
Sözcüksel anlatımından soyutlanarak ele alındığında düşüncenin, ruhbilimsel açıdan, biçimlenmemiş, ayrımız bir yığın olduğu görülür, Tek başına düşünce, hiçbir zorunlu sınıra rastlanmayan bir bulutsuyu anımsatır, işte dilin ortaya çıkmasından önce hiçbir şey belirgin değildir, kavramsal yönü bakımından her ikisinin nedenli büyük bir yer kapladığını görüyor, hissediyoruz.
Goethe dönemin genç, yetenekli bir kalemi için söylediği “ O, her hafta bir başkası, daha mükemmel biri oluyor” nitelemesi, şimdilerde ister ilk kitaplarını yayımlasınlar, ya da “kitapsız” olarak yazmaya devam eden “Siyanur” bir kuşak için geçerlidir (Tuncay Takmaz da bu “kuşak ” içinde yer alır ).
Cehennemin sesi kolay duyulmuyor! Bir bedel ister, katlanılabilecek, olağan şartları zorlayacak ve o gözle görünmez gerçekle yüzlüşmeyi gerektirir, işin kolay olduğunu sananlar “elim” bir yanılgı denizinde kayıp dalga olurlar.Yazarı: SUFİ
Okunmuyor Aşk * Tuncay Takmaz
Şiir Dizisi: 05 - ISBN: 978-975-98756-8-8
Yayına Hazırlayan: Tuncay Takmaz
112 sayfa,
7ytl
Kitapta İbrahim Çiftçioğlu ve İrfan Önürmen desenleri yer alıyor
İstanbul, Ekim
1. Basım
Ürün Kodu: çs03

NESİL YAYİNLARİNDAN KİTAPLAR
















Yazar Adı:İhsan Atasoy
Editör:Ömer Faruk Paksu
Kapak: Yasin Özcan
Türü: Hatıra - Mektup
Sayfa Sayısı:384
Barkod:9 789752 694033
Fiyat:10.00 YTL
En/Boy:13,5 x 21 cm.
Özellikler:Book Paper, Karton Kapak.
Baskı:Ocak – 2008
Ceylan Çalışkan, Üstad Bediüzzaman’ın hizmetine girdiğinde on dört yaşındadır. Ama adeta “büyümüş de küçülmüş” gibidir. Zekidir, cevvaldir, ataktır, hazırcevaptır, nüktedandır, yeteneklidir. Üstad’ın ifadesiyle “yaşı küçük, ama on kişinin işini yapabilecek bir kabiliyete sahip”tir.
Hükümet yetkilileriyle Üstad adına görüşmekten tutun, mektupları çoğaltıp postalamaya, yazılmış eserlerin dağıtılmasına, gelen misafirlerin karşılanıp Üstad’la görüştürülmesine kadar, hatta günlük ihtiyaçların temininden kırlarda gezdirilmesine kadar, Ceylan her an emre hazır bir nefer gibidir. Küçük yaşta kaderin kendisine yüklediği bu büyük sorumluluğun idraki içinde vazifesini hakkıyla yapar.
Ceylan Çalışkan, Üstad’la hoca ve talebeden çok, dede-torun ilişkisi içindedir; onun manevi bir evladı konumundadır. Ona kimsenin yapmaya cesaret edemeyeceği latife ve şakaları yapar. Böylece onun sıkıntılarla örülü dünyasını bir nebze de olsa ferahlatır. Ona tebessümler ettirir.
“Nur Biyografileri” serisinin bu kitabında, genelde Çalışkanlar Hanedanı’nın, özelde ise Ceylan Çalışkan’ın hayat ve hatıralarına yer veriliyor. Birebir görüşme ve yerinde araştırmalarla hazırlanan bu eser Risale-i Nur’un hizmet tarihinde de pek çok şeyi gün ışığına çıkarıyor.

Yazar Adı:Sabahattin Burhan
Editör:Orhan Güler
Kapak:Yasin Özcan
Türü:Roman
Sayfa Sayısı:512
Barkod:9 789752 693913
Fiyat:13.00 YTL
En/Boy:13,5 x 19,5 cm.
Özellikler:Book Paper, Karton Kapak.
Baskı: Ocak – 2008
1891 yılında, Ödemiş’te kısa, ama destanlaşan bir hayata gözlerini açar Gökçen Efe Hüseyin.
Gençliğinin henüz baharındayken yerel yöneticilerin olumsuz icraatlarına karşı koyar. Ege’nin en meşhur efelerinden Çakırcalı Mehmet Efe’nin çetesine katılır. Çakırcalı Efe’nin bir suikast sonucu ölümünün ardından Tire’nin Gümce Dağı’nda kendi çetesini kurar.
O sıralarda “eşkıyalık” yapar. Ancak tipik eşkıyadan farklı bir efeliktir yaptığı. Çalmaz, zulmetmez, öldürmez. Yapabildiğince bazı haksızlıkları önlemeye, engellemeye çabalar. Ancak kanunlara aykırıdır bu yaptıkları.
Gökçen Efe 1914'te bağışlanır. Ancak beş yıl sonra tekrar dağa çıkar. Bu kez çıkış sebebi işgalci Yunan Ordusuna karşı vatan topraklarını savunma gayretidir. 57. Tümen Komutanı Miralay Şefik (Aker) Bey'in gözetiminde kurulan Kuva-yı Milliye içinde yer alır. Yörük Ali Efe, Poslu Mestan, Mürselli İsmail Efe gibi milli direniş liderleriyle birlikte hareket eder.
“Gökçen Efe” adı ve şanı Yunan askerlerine kadar ulaşır. Ama ulaşan bir başka haber vardır: Yunan işgalindeki Ödemiş’e baskın düzenleyeceği sırada hastalanır Gökçen Efe. Bu haber üzerine Yunan güçleri, Gökçen Efe’nin bulunduğu siperi yoğun top atışına tutarak saldırıya geçer.
Üç gün süren çarpışmanın sonunda, 16 Kasım 1919’da sipere girmeyi başaran bir Yunan askeri tarafından süngülenerek şehit düşer.
Geride 28 yıllık bir ömre sığıştırılan bir kahramanlık destanı miras kalır.
“Kurtuluş Savaşı’nda Gökçen Efe Destanı” işte bu destanlaşan hayatı, sanki dün yaşanmışçasına gözler önüne seriyor...
Aktarılan her olay delilleriyle, vesikalarıyla, resimleriyle, en önemlisi onu tanıyan, onunla birlikte mücadele verenlerin hatıralarıyla destekleniyor.



Kitap Adı: BESMELE HAZİNESİ
Yazar Adı: Nurdan Damla
Editör: Fatma Beyza Tütüncüoğlu
Kapak:Sefer Koçan
Türü:9 Yaş ve Üzeri Kitapları
Sayfa Sayısı:72
Barkod:9 789752 694101
Fiyat:6.00 YTL
En/Boy:16 x 23,5 cm.
Özellikler:1. Hamur, Renkli, Resimli, Karton Kapak, B.Boy.
Baskı:Ocak – 2008
Dört çocuk macera dolu bir tatil geçiriyorlar. Dedelerinin köyünde buluşuyor, oradan da gür ormanlarla kaplı Çiçek Dağı’na çıkıyorlar. “Fazla uzaklaşmayalım, kayboluruz” diyorlar, ama korktukları da başlarına geliyor, koca ormanda kayboluyorlar. Ve macera başlıyor… Ama en heyecanlısı burada “besmele hazinesi”ni buluyorlar. O hazineyle diledikleri her şeye sahip olabileceklerini anlıyorlar. “Besmele hazinesi”nin ne olduğunu merak ediyorsunuz değil mi? Bunu öğrenmek için hikâyeyi okumanız gerekiyor!
Kitapta ayrıca, “Yeryüzü ve Gökyüzü Yarışıyor”, “Bal Getiren Uzaylı”, “Dünyanın En Güzel Bebekleri” ve “Sebze Halinin Sakinleri” isimli hikâyeler de yer alıyor
Bu hikâyeler eğlendiriyor, heyecanlandırıyor ve bilgilendiriyor… Akrabalık ilişkilerini, inancın gücünü, bilginin güzelliğini, yeryüzü ve gökyüzünün özelliklerini, kavganın bir şey kazandırmadığını, yardımlaşmanın mutluluğunu, çevremizde gördüğümüz harika canlıları, elimizdekilerle mutlu olmayı, yaratılan her şeyin bir değeri olduğunu anlatıyor.
Duyduğumuza göre her okuyan bu listeye bir şeyler ekliyor. Bakalım siz neler bulacaksınız?


Yazar Adı:Fatma Beyza Tütüncüoğlu
Editör:Fatma Beyza Tütüncüoğlu
Kapak:Sefer Koçan
Türü:Karakter Eğitimi Seti (5 Yaş ve Üzeri Kitapları)
Sayfa Sayısı:16
Barkod:9 789752 694064
Fiyat:3.50 YTL
En/Boy:22 x 22 cm.
Özellikler:Renkli, Resimli, Kuşe Kağıt, Kuşe Kapak, B. Boy.
Baskı:Ocak – 2008
Çocukken kazandığımız güzel alışkanlıklar… Onlar hayat boyu bırakmazlar bizi. Hayatı kolaylaştırır, yüzümüze gülümseme armağan ederler.
Yapılan bir iyilik karşısında teşekkür etmek, birinden bir şey isteyeceğimiz zaman lütfen demek, bir hata yaptığımızda özür dilemek güzeldir. Peygamber Efendimiz’in bize tavsiye ettiği güzel ahlaktır.
Sosyal hayatın içinde kurallara uymak, yardımlaşmak, çevre temizliğine özen göstermek de dinimizin güzelliklerindendir.
Karakter Eğitimi Seti çocuklarımıza bu güzel davranışları sevdirerek öğretmek amacıyla hazırlandı. Masalın şeker tadıyla kolay öğrenmelerini sağlayacak sevimli bir dil kullanıldı.
Masalların kurgularında yer alan empati ile iletişim kurma becerilerinin gelişmesine, kendisini karşısındakinin yerine koyup düşünme yetisinin gelişmesine yardımcı olmak hedeflendi. Empati kurma becerisi güçlü olanlar çevreleri tarafından sevilen kişilerdir. Liderlik özelliği taşırlar.
Masalların kurgularında sıkça yer verilen bir başka öğe ise arkadaşlık. Çocuk dünyasında çok önemli yeri olan bu konu Karakter Eğitimi Seti’nde sıkça işlendi.
Altı kitaptan oluşan Karakter Eğitimi Seti’nin 5 yaş ve üzeri çocuklarımıza güzel davranışlar kazandıracağına inanıyor, birlikte keyifle okumanızı diliyoruz.

Yazar Adı:Fatma Beyza Tütüncüoğlu
Editör:Fatma Beyza Tütüncüoğlu
Kapak:Sefer Koçan
Türü:Karakter Eğitimi Seti (5 Yaş ve Üzeri Kitapları)
Sayfa Sayısı:16
Barkod:9 789752 694095
Fiyat:3.50 YTL
En/Boy:22 x 22 cm.
Özellikler:Renkli, Resimli, Kuşe Kağıt, Kuşe Kapak, B. Boy.
Baskı:Ocak – 2008
Çocukken kazandığımız güzel alışkanlıklar… Onlar hayat boyu bırakmazlar bizi. Hayatı kolaylaştırır, yüzümüze gülümseme armağan ederler.
Yapılan bir iyilik karşısında teşekkür etmek, birinden bir şey isteyeceğimiz zaman lütfen demek, bir hata yaptığımızda özür dilemek güzeldir. Peygamber Efendimiz’in bize tavsiye ettiği güzel ahlaktır.
Sosyal hayatın içinde kurallara uymak, yardımlaşmak, çevre temizliğine özen göstermek de dinimizin güzelliklerindendir.
Karakter Eğitimi Seti çocuklarımıza bu güzel davranışları sevdirerek öğretmek amacıyla hazırlandı. Masalın şeker tadıyla kolay öğrenmelerini sağlayacak sevimli bir dil kullanıldı.
Masalların kurgularında yer alan empati ile iletişim kurma becerilerinin gelişmesine, kendisini karşısındakinin yerine koyup düşünme yetisinin gelişmesine yardımcı olmak hedeflendi. Empati kurma becerisi güçlü olanlar çevreleri tarafından sevilen kişilerdir. Liderlik özelliği taşırlar.
Masalların kurgularında sıkça yer verilen bir başka öğe ise arkadaşlık. Çocuk dünyasında çok önemli yeri olan bu konu Karakter Eğitimi Seti’nde sıkça işlendi.
Altı kitaptan oluşan Karakter Eğitimi Seti’nin 5 yaş ve üzeri çocuklarımıza güzel davranışlar kazandıracağına inanıyor, birlikte keyifle okumanızı diliyoruz.

KÜÇÜK HANIMLAR VE BEYLER İÇİN KİTAPLAR

Barkod: 9789944571555
Eser Adı: Küçük Hanımlara Masal Keyfi
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Hepsi Çocuk Yayın & Yapım
Yazar: Demirhan Kadıoğlu
Editör: Kutay Özdil
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2007-Aralık
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 335
Ebat : 15X22
Cilt : Karton Kapak
Isbn: 978-9944-5715-5-5
Etiket Fiyatı (YTL.): 12.9O YTL
Türü : Masal-Şiir

ESER HAKKINDA YAZILAN TANITIM YAZILARI
Asırlar öncesinden bize uzanan masalların çocuklar üzerindeki etkileri araştırılmış, masal dinleyen ve okuyan çocukların şu özelliklere sahip olduğu anlaşılmıştır:
" Konuşmaları güzelleşir.
" Daha düzgün cümleler kurarak konuşurlar.
" Kelime dağarcıkları geniş olur.
" Jest ve mimikleri yerinde kullanırlar.
" Ses tonunun etkisinden yararlanmayı bilirler.
" İyi bir dinleyici olurlar.
" Yorumlama ve düşünme yetenekleri gelişir.
" Taklit edebilme özellikleri gelişir.
" Mutluluğu ve sevmenin değerini bilirler.
" Kitap okumayı severler.
küçük beylere masal keyfi kitabındaki masallar ve masal sonlarındaki sorular, erkek çocukların ilgi, merak ve psikolojileri dikkate alınıp resimli olarak hazırlandı.

Barkod: 9789944571562
Eser Adı: Küçük Beylere Masal Keyfi
Eserin Dili: Türkçe
Yayınevi: Hepsi Çocuk Yayın & Yapım
Yazar: Demirhan Kadıoğlu
Editör: Kutay Özdil
Kağıt Bilgisi: 3.Hamur
Baskı Tarihi: 2007-Aralık
Kaçıncı Baskı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 335
Ebat: 15X22
Cilt: Karton Kapak
Isbn: 978-9944-5715-6-2
Etiket Fiyatı (YTL.): 12.9O YTL
Türü : Masal-Şiir
ESER HAKKINDA YAZILAN TANITIM YAZILARI
Asırlar öncesinden bize uzanan masalların çocuklar üzerindeki etkileri araştırılmış, masal dinleyen ve okuyan çocukların şu özelliklere sahip olduğu anlaşılmıştır:
" Konuşmaları güzelleşir.
" Daha düzgün cümleler kurarak konuşurlar.
" Kelime dağarcıkları geniş olur.
" Jest ve mimikleri yerinde kullanırlar.
" Ses tonunun etkisinden yararlanmayı bilirler.
" İyi bir dinleyici olurlar.
" Yorumlama ve düşünme yetenekleri gelişir.
" Taklit edebilme özellikleri gelişir.
" Mutluluğu ve sevmenin değerini bilirler.
" Kitap okumayı severler.
küçük hanımlara masal keyfi kitabındaki masallar ve masal sonlarındaki sorular, kız çocuklarının ilgi, merak ve psikolojileri dikkate alınıp resimli olarak hazırlandı.

JAKSİLİK SAMİYTULİ: "KAHARLİ ALTAY"



Eser Adı: Kaharlı Altay
Yazarı: Jaksılık Samiytulı
Çeviren: M.H.Kazakkızı
Türü: Roman
Kağıt Bilgisi: 60 g. Enzo
Basım Tarihi: Kasım 2007
Basım Sayısı: 1. Basım
Sayfa Sayısı: 329
Kitap Boyutları: 13,5 x 21,5
Kapak Türü: Ciltsiz, karton kapak
ISBN: 978-605-5988-00-5
Etiket Fiyatı : 12 YTL

Osman Batur’un Destanlaşan Mücadelesi
Kaharlı Altay’da, Doğu Türkistan’daki Kazaklar için en kritik kararlara ve kavgalara sahne olan yılların derin ve ayrıntılı tarifi yapılıyor. Bu kitap Doğu Türkistan Kazaklarının hayatından gerçekçi kesitler sunuyor. Burada geçen asrın ortalarında Doğu Türkistan’da Osman Batur liderliğinde uzun süre devam eden halk ayaklanmasının son demlerini konu ediliyor.

7 Ocak 2008 Pazartesi

A.Uğur Olgar: "Öteki Düşkenar"

1951 Kayseri doğumluyum. Dedelerim Azerbaycan Gence'den Sivas Zara'ya göç etmişler. İmgenin somuttan soyuta yolculuğuna tanıklık eden, güncel, bütünlüğü olan, çağcıl şiiri ararken geleneği ve anlamı da göz ardı etmeyen yenilikçi bir şiirin izini sürüyorum.
Şiirlerimin şimdiye dek yayımlandığı dergiler:
Ada, Afrodisyas, Amik Edebiyat, Anadolu Sevdası, Andız, Ardıçkuşu, Aşkın E-Hali,Aykırısanat, Baykara, Berfin Bahar, BH Sanat, Bireylikler, Bolu'da Sanat Sokağı,Çağdaş Türk Dili, Çalı,Damar, Denizsuyukasesi, Deyiş, Dize, Düşe-Yazma, Eski, Gerçemek,Gülpınar, Güneyde Kardelen,Haikum, Hayal, İle, İmbik, İmgelem, İspinoz,Kalem, Karşın, Kuyudaki Koro, Koridor, Kum, Lacivert, Maki, Mavi Yaren,Mavi Yeşil, Mor Taka, Mühür, Öteki-siz, Öğretmen Dünyası, Patika, Sarıyayla,Sunak,Şair Çıkmazı, Şehir, Şehirli, Şiiri Özlüyorum, Şiirin, Taflan, Tay, Türk Edebiyatı, Uta Haiku, Vetendaş Hemreyliyi (Azerbaycan), Yalınayak, Yaşayan Yarın
Ayrıca, Tursen Çor adıyla BH Sanat'ta şiirlerim yayınlandı.Edebiyatçılar Derneği ve Dil Derneği üyesiyim. Mersin Silifke'den tüm ülkeye merhaba diyen "Andız / Şiir ve Edebiyat Konalgası"
adlı seçkinin yayın yönetmeniyim.
2007, 8. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali Şiir Ödülü'nde 1. Mansiyon ödülü, 2005 Çatalzeytin Şiir Yarışması'nda 1. lik ödülü ile 1997 Ankara Barosunun hukukçulara açık olarak düzenlediği yarışmanın şiir dalında 2. lik ödülünü aldım. Birkaç kitap bastırma denemelerim olduysa da gerçek anlamda ilk şiir kitabım "şiire cemre düştü" 2004 yılında yayınlandı. 2007 Yılında ise "Öteki Düşkenar" adlı şiir kitabım Kül Sanat Yayınları'ndan çıktı.
Yaşamımı, Mersin Silifke'de hazine avukatlığı yaparak sürdürüyorum. Evli ve iki çocuk sahibiyim.

Öteki Düşkenar
A.Uğur Olgar
yayınevi: Kül Sanat
türü: şiir
yayın yılı: mart 2007, Ankara
ölçüsü: 13.50*19.50 cm
sayfa sayısı: 80
dili: türkçe
kapak düzeni: franco colte
kapak resmi: franco colte
kapak: karton
isbn no: 975-8996-58-2
fiatı: 5,00.-ytl
"Öteki Düşkenar - A.Uğur Olgar: Andız dergisi editörü Uğur Olgar'ın bu kitabı geçen sene pek
çok şiir kitabı yayınlayan Kül Sanat Yayıncılık'tan çıkmış. Olgar, zaman zaman toplumcu gerçekçilikle, zaman zaman düşsellik içeren imgelerle, zaman zaman da tabiat görüntülerinin şiirleştirilmesiyle kalemini hareket ettiriyor. Ruhunu gökyüzüne dayamış bir şairin dünyayla olan irtibatını kesmediğini düşündürüyor bize. Caddelerden ara sokaklara, tabiatın kucağından
insan hallerine, günlük durumlardan zamansızlıklara gidip gelmeyi deneyen şiirlere imza atıyor
Uğur Olgar. Kitaptan birkaç dize:
sokağa düşüyor
ernesto şarkılarının gölgesi
bir küba ikindi güneşinde
dağların sırtında parçalıyorum
uyku yeniği gitarları".

Süreyya BARUTÇU / Şiir Kırlangıcı - IV
[ Akatalpa - Sayı: 89 ]

**

Okumayı bitirmek üzereyim ama hic bitmeyecek, dönüp dönüp
tekrar okunacak siirler...

Candan Selman

MUSTAFA OĞUZDAN IKI YENI ÇOCUK KITABI


1969 Erdemli - Limonlu doğumlu. 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu. Fakülte yıllarında arkadaşlarıyla birlikte Kırkikindi Dergisini çıkardı. İlkyazı ve şiirleri bu dergide yayınlandı. Yurtiçinde ve dışında eğitimci olarak görev yaptı. 2002’de Gonca dergisi yayın ekibine katıldı ve editör olarak görev yaptı. Yitik Düşler dergisi ekibinde yer aldı. Yazı ve şiirleri, Zaman Gazetesi ile Kitap Zamanı, Hece, Yedi iklim, Dergâh, Kayıtlar, Kırkikindi, İkindiyazıları, Kardelen, Lamure, Ardıç, Ayvakti, Dergibi, Martı, Bir Nokta, Kitap Postası, Yağmur, Sühan, Gonca, Ailem ve Yitik Düşler dergilerinde yayınlandı. Halen Güvender yayınlarında Türkçe yayın editörlüğü görevini yürütüyor.

Yayınlanmış eserleri:

Gül Çağıran Çocuk, Kardelen Yay. İst. 1991
Şehrin Hâkimi, Gül Saati Yay. İst. 1992
Gül Şehir, Gonca Yay. İst. 2003
Ramazan Çiçeği, Gonca Yay. İst. 2004
Cennetlik Anne, Gonca Yay. İst. 2005
Aynalar ve Renkler, Kaynak Kitaplığı, İst. 2005
Hicret Resimleri, Kaynak Yayınları, İst. 2006
Rahmet ve Esenlik Irmağı, Kaynak Yayınları, İst. 2006
Bir Oruç Tuttum – Ramazan Günlüğü – Salıncak Yayınları, İst. 2006
Bilge Serçe, Salıncak Yayınları, İst. 2007
Tarifsiz Gökyüzü, Salıncak Yayınları, İst. 2007
Güzel ve İnce, Salıncak Yayınları, İst. 2007



MUSTAFA OĞUZDAN IKI YENI ÇOCUK KITABI Salıncak Yayınları arasında okuyuculara sunuldu.

tarifsiz gökyüzü

Bütün çocuklar bu diziyi okuyor. Yaşamı ve değerlerimizi anlamaya çalışan çocuklara, şiir diliyle düşündüren bir dizi. Çocuklar, Öğretmenler ve anne babalar her kitapta çocuk edebiyatının önemli yazarlarının şiirlerini okuyacaklar, düşünecekler ve konuşacaklar. Tarifsiz Gökyüzü'nde bir çocukla çocuk dünyasına oradan bütün bir hayata yolculuğa çıkacaksınız. Bu çocuk, kitabın yazarıdır.













güzel ve ince

KITAP YAYINEVINDEN IKI YENI KITAP(Türkiye)






Kitap Adı :EBU SAİD EL-HÂDİMÎ
Merkez ile Taşra Arasında Bir Osmanlı Alimi
Yazar : Yaşar Sarıkaya
Kitap Tasarım : Yetkin Başarır
Sayfa sayısı : 352 sayfa
Baskı Yılı : Ocak 2008
ISBN : 978-975-71-9
Barkod : 9 789756 051719
Fiyat : 27,50-YTL (KDV Dahil)
En/Boy/Yükseklik : 16,5 x 21
Kapak Cinsi : Karton
KapakKağıt : 70 gr. Enzo
KDV Oranı : % 8
Türü : Araştırma
Dizi : İnsan ve Toplum
Dağıtım Tarihi : 9 Ocak 2008
Konyalı Muhammed Hâdimî’nin önemli bir 18. yüzyıl Osmanlı taşra âlimi olduğundan kuşku yoktur. Belki de isimlerini fazla tanımadığımız onlarca taşra âliminin en önde gelenlerindendir. Menkıbeleri, bilhassa Konya ve civarında nesilden nesle aktarılmış ve birçoğu günümüze kadar gelmiştir. Bunlar halk arasında dilden dile dolaşmaktadır. Yapıtları pek bilinmese de, tasavvuf çevrelerinde önemli bir şahsiyet olarak hâlâ saygıyla anılmaktadır. Fıkıh ve ahlak alanında da hatırı sayılır bir otorite olarak kabul edilmektedir. Özellikle ahlak ve tasavvuf alanlarında verdiği eserler, günümüzde de rağbet görmektedir. Mecelle’nin önemli kaynaklarından biri olan ve Osmanlı’nın son dönemlerine kadar medreselerle hukuk mekteplerinde okutulan MecâmiÝu’l-hakâ’ik adlı eseri, modernleşme sürecinde Türk hukuk tarihinin önemli çalışmalarından biridir. Hadim kasabasında kurduğu Anadolu’nun en önemli eğitim merkezinde, birçoğu dönemlerinin gözdesi olan yüzlerce âlim ve sûfi yetiştirmiştir.Hâdimî’nin nüfuz alanı ve şöhreti böylece, Hadim’den başlayıp oradan bütün Anadolu’ya ve nihayet Osmanlı sınırlarını aşıp Afrika’dan Rusya’ya uzanan geniş bir coğrafya’ya yayılmıştır. Bunda onun İslam düşün tarihinin en köklü problemlerinden biri din-tasavvuf ilişkisine yaptığı uzlaştırıcı katkının ve ihtilaflar karşısında aldığı ‘arabulucu’ pozisyonun rolü yadsınamaz. Elinizdeki kitap, bu başarı öyküsünü ayrıntılı bir biçimde ele alıyor. Hâdimî’nin şahsında bir Osmanlı taşra bilgininin nasıl yetişip yükselebildiğini, nasıl merkez ulema ile boy ölçüşebilecek bir otorite olabildiğini, dinsel ve bilimsel faaliyetleriyle nasıl sınırları aşan bir şan ve şöhrete ulaşabildiğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda, 18. yüzyıl Anadolu’sunda bilim anlayışı, din ve tasavvuf eğitimi, toplumsal yaşam, kültür ve edebiyat gibi konulara da ışık tutuyor. Dr. Yaşar Sarıkaya Bochum Ruhr Üniversitesi’nde Şarkiyat, İslam Bilimleri ve Pedagoji okudu. Aynı üniversitede yüksek lisans ve doktorasını yaptı. Osmanlı eğitim ve kültür tarihi, Avrupa’da İslam ve İslam din eğitimi konularında Almanca ve Türkçe kitap ve makaleleri var.


Kitap Adı : Geleneksel Türk Tiyatrosunda Zenneler
Yazar : Çiğdem Kılıç
Kitap Tasarım : Yetkin Başarır
Sayfa sayısı : 198 sayfa
Baskı Yılı : Ocak 2008
ISBN : 978-975-6051-82-5
Barkod : 9 789756 051825
Fiyat : 15,-YTL (KDV Dahil)
En/Boy/Yükseklik : 15 x 21
Kapak Cinsi : Karton
KapakKağıt : 70 gr. Enzo
KDV Oranı : % 8
Türü : Araştırma
Dizi : Akademik Dünya
Dağıtım Tarihi : 9 Ocak 2008
Geleneksel Türk tiyatrosunda önemli bir yer tutan zenneler üzerine ilginç bir araştırma… Çiğdem Kılıç, araştırmasında karagöz ve ortaoyununda zenneler ile erkek meclislerinde erkekleri eğlendiren köçekleri karşılaştırıyor, farklılıklarını ve benzerliklerini inceliyor, karagözdeki kadın tiplerinin özelliklerini gözler önüne seriyor. Yazar, zenne tipinin topluma ve erkeklere kafa tutabilen yanına dikkat çekerken, Batılılaşma etkisi ile zenne tipinin nasıl ortadan kalktığını ve günümüzde köy düğünlerinde devam eden köçek geleneğinin nasıl değiştiğini anlatıyor.

4 Ocak 2008 Cuma

Barış Behramoğlu ile ilk romanı "Su Gibi" üzerine

Gamze Akdemir Cumhuriyet Kitap söyleşisinden'En özgür hissettiğim alan, yazı'Barış Behramoğlu'nun ilk romanı "Su Gibi" raflarda.Yitik Ülke Yayınları'ndan çıkan "Su Gibi"de, Barış Behramoğlu, yaşamayı ve hep sonrayı delice merak eden, alelacele atan bir yürek kadının, Su'nun öyküsüyle buluşturuyor okurları. Zamanı geldiğinde, hatta bir gün elbet tadında gitmeye ve aşka dair bir roman "Su Gibi". Biraz arınma, biraz sıla, biraz göç, biraz sonsuzluk hissi, biraz macera, keşfediş. Hem deşmek anıları hem uzaklaşmak, kaçmak hatta. Ötesine, öteye bakmak kısaca. Dediği gibi, romanında kullandığı Puşkin'in masalı da tam buna uyuyor. İnsanın mutlu olması için ya da mutluluğu yakalaması için ileriye bakması, yani ötesine bakması lazım değil midir zaten? Barış Behramoğlu ile "Su Gibi"yi konuştuk.
Gamze AKDEMİR -Yazmak ile aran nasıldı öteden beri diye sorarak başlamak istiyorum söyleşimize? İlk hangi duygular götürdü seni roman yazmaya, nasıl şekillendi "Su Gibi"?
- Esasına bakarsan belki çok klişe olacak ama küçüklüğümden beri yazı yazmaya, hikâyeler uydurmaya bir yatkınlığım vardı. Olaya daha farklı bir açıdan yaklaşmak gerekirse şunu da mutlaka eklemeliyim diye düşünüyorum; temelden itibaren Fransızca eğitim aldım ve bildiğin gibi, Fransız eğitim sisteminde özellikle üzerinde durdukları konu, ilkokuldan itibaren yazıdır, daha doğrusu yazıyı kapsayan her şey. Nasıl mı? Şöyle ki, daha ilkokul yıllarından öğrencilere "ecriture" denilen bir ders verilir. Bu, güzel ve kaligrafik yazı yazma dersidir. Çocuklar bu dersler sayesinde harflerle oynamaya başlar ve kâğıt üzerinde yazıyla "barışırlar". Malum çocuklar için yazmak zordur, çoğu zaman da bu zorluk küsmelerine neden olur. Daha sonra yine ilkokul yıllarında "dikte" sırasıyla "kompozisyon" dersleri gelir. Dikte derslerinde çocuklar temiz ve güzel yazmaları ve imlaları üzerinden notanırlar; kompozisyonda ise belirli bir tema verilir -bu okunmuş bir öykü, masal olabilir- ve benzeri bir üslupla çocuktan başka bir hikâye yazılması istenir. Ardından hayal gücüne salarlar çocukları, yani serbest bırakırlar. Çalakalem yazarlar onlar da.İşte ben bu derslere bayılırdım. Kendimi en özgür hissettiğim alandı yazı. Sansürsüz, yargılanmaksızın, özgürce ifade edebiliyordum, hem kendimi hem de zihnimde canlandırdığım o hayal dünyasını. Bir oyun gibi gelirdi bana ve çok da keyifliydi! Derken büyüdük tabii. Çevremize dikkat kesildik. Olaylara daha analitik yaklaşmaya başladık. Bilinçaltı denilen kavramlarla tanıştık. Mantık, felsefe, sanat, toplumsal olaylar, gündem, tarih... Sevsek de sevmesek de kurallara tabi tutulduk. İşte o zaman yazmak benim için oyun olmaktan çıktı ve bir ihtiyaca dönüştü. Çünkü ben hiçbir zaman "sözel anlamda" iyi bir anlatıcı olamadım. Bana masal anlat de, hiç beceremem. Kötü cümleler kurarım, yüzüme gözüme bulaştırırım. Ama kâğıt üzerinde hiçbir sınırın beni engelleyemeyeceğini anladım, aydım. Su Gibi de, böyle bir yoğunluk döneminde kâğıda döküldü. Önce parça parça düşünceler geldi. Sonra karakterler devreye girdi. Sonra mekânlar belirginleşti. Rüyalar gördüm. Kitaptaki rüyaların hepsini gördüm mesela. Zor ve uzun bir süreçti. Sancılı diyebiliriz. Ben ayrı bir karakterdim, yazdığım kişiler bambaşka insanlar. Kavga etmeye, onlara acımaya, sevmeye ve nefret etmeye başladım. Deli gibi. Yakınlarıma onların dedikodusunu bile yapıyordum. "Su böyle yaptı, Ada ne aptalca davrandı" gibisinden. Halim görülmeye değerdi! Ve bir gün baktım ortaya bir hikâye çıkmış, üstüne üstlük bitmiş. Kendi dünyamı oluşturmuşum, ifade edemediklerim dillenmiş, beden bulmuş. Çelişkilerim, hayallerim, arzularım, özlemlerim.
- Zamanı geldiğinde, hatta bir gün elbet tadında gitmeye ve aşka dair bir roman "Su Gibi" diyebilir miyiz?
- Tabii diyebiliriz. Her zaman böyle düşünmüşümdür, ama kendi hayatımda asla başaramamışımdır tadında bırakma olayını. Tadında bırakıp zamanı geldi mi gitmeyi yani. Bunu "Aşk" teması çerçevesi içerisinde işledim Su Gibi'de belki, fakat gerçek hayatta, sadece aşkta değil her türlü ilişki-iletişim şeklinde bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum, inanıyorum. Tüketmeden yaşamak. Duyguları, insanları, olayları tüketmeden tadına vara vara duyumsamak. Hakkını vermek yaşamanın. Empati kurarak. Overdoz olmadan.

HAYATA BAKIŞ AÇISI

- Su imgesini hangi oylumda kullandığını doğrudan sormak istiyorum analiz ve yorumlara geçmeden. Biraz arınma, biraz sıla, biraz göç, biraz sonsuzluk hissi, biraz macera, keşfediş... Hem deşmek anıları hem uzaklaşmak, kaçmak hatta...
- Su'yu bir imge olarak kullandığıma inanmayacaksın belki ama kitap bittiğinde fark ettim ve pek çok insan gibi benim de çok hoşuma gitti. Kızın isminin anlamıyla, hayata bakış açısı birbirine denk düşmüştü. Tesadüf mü değil mi, nasıl oldu ben de bilmiyorum. Bilinçaltı belki de. Bilgi valizimden farkına varmadan çıkartıp, oluşturduğum bir imge olsa gerek. Evet Su ve su durdukları yerde bile bir hareket halindedirler. Döküldüğü kabın şeklini alır, fazla geldi mi taşar, bir çatlak buldu mu sızar, buharlaşır, yok olur vb... Dediğin gibi romandaki kız hem anılarından kopamıyor hem gitmek istiyor, hem çocukluğunun geçtiği yerde yaşamak istemiyor hem de bu çocukluğun onda bıraktığı izleri silmek gelmiyor içinden... Uyumlu ama sıkıldı mı ortadan yok oluyor. Kızdı mı, taşıyor, çok sert tepkiler veriyor.
- Aşk ile su metaforu iç içe bir de. Bunu neden tercih ettin? Tüm duyguların, çelişkilerin ifadesinde su.. Ayrılırken hüzne yağan yağmur....Gözyaşları...
- Ne zaman bir aşk filmi izlesem, yani aşk olması şart değil de, aşk sahnesi de olabilir bu, filmde mutlaka yağmur yağdığını fark ettim. Bu önceleri sadece basit bir tespitti. Aklımdan hep şu cümle geçiyordu: "Bütün aşk filmlerinde bir yağmur sahnesi var." Sonra düşündüm. Yazdıklarım üzerine. Olayların gidişatına. "Eski ve çok hoşuma giden bir geleneğimiz vardır. Gidenin arkasından Su dökülür. Su gibi git, Su gibi gel. Ayrılık zamanıdır. Bir rahatlatma yöntemidir." Demek ki Su... Sonra biraz daha düşündüm. Bu oturup yaptığım bir şey değildi tabii. Yolda otobüste, çalışırken aklımda dönüp duran düşünce parçacıkları. "Balkan çingenelerinde ve belki de başka kültür ve milliyetlerde de vardır bu, hani ölenin arkasından kadehleri tokuşturduktan sonra bir kısmı dökülür, artık hayatta olmayan dostun anısına, adına." Bu sevgidir dedim. Minnettir. Özlemdir. Dostluktur. Ayrılıktır. Burukluktur... Kısacası örnekler çoğaltılabilirdi ve öyle yaptım... Sonuç olarak, evet, su veya suya dair her şeyi, sevgiyle, aşkla, özlemle, ayrılıkla bağdaştırırım kitabımda.
- "Ötesini görmek gerek" ne demek? Bu duygu neyi ifade ediyor aslında? Su... Yaşamayı ve hep sonrayı merak eden, delice eden, alelacele atan bir yürek kadın dersem nitelememin neresi yanlış olur/olur mu?
- Niteleme hiç de yanlış değil. "Ötesini görmek..." Yaşadığımız hayattan öte, hayallerimiz var ve hepimiz bir şekilde, farklı yöntemlerle bunları gerçekleştirmeye çalışır veya yine gerçekleştirebilme olasılığıyla yanıp tutuşuruz. İnsanoğlu... Hepimiz tatminsiz varlıklarız. Elimizdekilerin dışında daha fazlasını nasıl elde edebiliriz diye ya umutsuzluğa kapılır ya da amansız bir mücadeleye gireriz. Fakat gün geliyor, hepimiz monotonluğun, kuralların öylesine tutsağı oluyoruz ki hayal bile kurmayı unutuyoruz. İyi bir işe giriyor, iyi para kazanıyor, evleniyor, çocuk sahibi oluyoruz. O anda sadece bunlara odaklanıyoruz ve zaman geçiyor. Farkına varmıyoruz. Bir de bakıyoruz ki, bir şeyler eksik. Ama nedir eksik olan kestiremiyoruz. Huzursuzluk sarıyor içimizi. Çünkü sadece yaşadığımız alanı görüyoruz da ondan. Yolda yürürken bile sadece yere bakıyoruz. Dümdüz karşıya, ufka bakmıyoruz artık. Etrafımızdaki binalara, başka insanlara, yaşamlara. İleriye yani mecazi anlama. Göreceklerimizden mi korkuyoruz? Ne kadar geride kaldığımızı görmekten mi? Ve geçmişimize takılıyor kendimizi tekrarlayıp duruyoruz. Kitapta da kullandığım Puşkin'in masalı da tam buna uyuyor. İnsanın mutlu olması için ya da mutluluğu yakalaması için ileriye bakması lazım, yani ötesine...

BİR BENZETME...

- Yaşam demek su, engin demek deniz, elbet hüzün demek gözyaşı... Yaşam kaynağı, suyu referans alıyor "Su"... Omzuna yaslanıyor... Ona çok, pek çok güveniyor... En dürüst, en yalın o... Sanki onun tek, gerçek aşkı... Olanca yalın, dürüst, istikrarlı bir devri daim onun için. Onu ona getiren ve götüren... İnsanlardan çok ona değer verişi de bu yüzden belki de değil mi?
- İnan bunu bilemeyeceğim. Su neden Deniz'e bu kadar bağlı. Vahşi bir bağlılığı var doğru. Hep söylediğim bir şey var. Kadın erkek ilişkisine dair bir benzetme bu... Belki bunla bağlayabilirim. Kadın-erkek ilişkisini hep kaplan ve kaplan terbiyecisi ilişkisine benzetirim ben. Bir sirkte (ki buna kurallarla dolu -toplumsal- dünya diyebiliriz, bir sürü seyircisi var) kaplan terbiyecisinin (bu kelimeden hiç hoşlanmam) mahareti, zorla kaplanı şekilden şekle sokması değildir. Ona üstünlük taslaması, yeri geldiğinde kırbacını yere şaklatması ve ego savaşına girmesi... Kaplan tüm vahşi doğasına rağmen uysal bir hayvandır. Anaçtır. Avcıdır. Güçlüdür. Sirkte, savanada (yine dünyadan söz ediyorum) uyumlu olmayı, adapte olmayı gayet iyi bilir. İsterse yapar bir şeyi, içinden gelirse, içgüdüsel bazen. Terbiyecinin, mahareti onun vahşi doğasına saygı duyarak, sınırlarını zorlamadan, zor kullanmadan, sevgiyle, şefkat ve belirli bir mesafeyle hoş bir gösteri yapmasını sağlamaktır. (evlilik, birliktelik, ortak yaşam) Kolektif, ortaklaşa bir iş çıkartmaktır ortaya. Tersi oldu mu, yani zorlama, güç savaşı, ezmeye kalkmak, ciddiye almamak, zayıflık göstergesi, vb... kaplan saniyesinde terbiyecisini parçalar. Arkasına dönüp bakmadan da uzaklaşır oradan. Su Gibi'de, Deniz dışındaki tüm karakterler Su'yu ne kadar iyi tanıdıklarını iddia eden kişilerdir. Hatta ellerinde olsa ağdalı sözleriyle Su'yu onun kendisini tanıdığından daha iyi tanıdıklarını iddia bile edebilirlerdi. (ben izin vermedim) Su, bu baskıyı, ciddiye alınmadığını, dinlenilmediğini fark ettiği anda çekip gidiyor herkesin hayatından. Bir tek Deniz'de bunu yapamıyor. Çünkü Deniz neyi ne zaman nasıl yapacağını biliyor. Kendini teslim etmeden Su'nun istediklerini yerine getiriyor. Onun alanına izinsiz girmiyor. Kendini unutturtmuyor, unutmuyor... O sınırını her zaman koruyor. Neticede kendini seçerken bile bunun faturasını Su'ya çıkartmıyor. Çünkü yaptığı her şey kendi tercihi. O da kendini koruyor neticede. Birbirlerine bu bağlamda çok benzedikleri için de Su, bir tek ona karşı hem güçlü, hem zayıf, hem vahşi, hem de uysal... Ama son noktayı yine Su koyuyor. Açlıktan ölmektense (aşka açlık) kendini yok ediyor.
- Dişi bir roman "Su Gibi" değil mi? Yaşam gibi...
- Evet. Öyle. Cinsiyetsiz bir şeyler yazabilirim ama tercihim bu yönde olmaz. Ben kadınım. Ve sansürsüz, tüm duyguları, kadını kadın yapan, insan yapan, tüm duyguları dökebilmek istiyorum. Oyunsuz. Net ve samimi. Klişesiz. Tabusuz. Ama daha yeni başladım! - Aşkın farklı ya da alışılandan farklı bir safhasına tanık oluyoruz romanında. Daha çok zihinde yaşanıyor, anılara tutunuyor ve belki de bu yüzden daha yoğun yaşanıyor... Tortular bırakıyor ardında, savuruyor Su'nun erkeklerini bu duygular... Unutturmuyor kendini Su... Her ne kadar öyle istese de... Neden istiyor bunu, yoksa istemiyor mu?- Sadece kendisini bile tam olarak çözememişken, çevresindekilerin onu belirli kalıplara sokmasına anlam veremiyor Su. Bir çıkışsızlık içerisinde. Yardım istiyor. Ama önyargılardan dolayı (geçmişi, günümüzde yaptıkları, yapmayı istedikleri vb...) onu tam olarak kimse duymuyor. Romanda, dışa dönük bir insanın, zamanla içine dönmesine, kabuk bağlamasına, ve mutluluğu kendi iç dünyasına sığınarak yaşamasına şahit oluyoruz. Mutlu mu gerçekten? Evet. Ama onu mutsuz olduğuna inandırmaya çalışıyorlur, çünkü kurallara göre yaşamıyor.

KAN UYUŞMAZLIĞI

- "Bunu seviyorum... hayatın, ben içinde olmasam da akmaya devam etmesini" diye içinden geçiriyor Su... Kendine aslında pek şans tanımıyor gibi değil mi?
- Olabilir. Bu da bir bakış açısı. Belki de dahil olmayı çok istese de, bir parçası olamıyordur hayatın. Kim bilir? Bunu okura bırakmayı tercih ederim. Ama illa benim bakış açımı istersen ben Su'nun bu sözünü, dışarıdan bir insan olarak, şöyle yorumlayabilirim. Kan uyuşmazlığı var Su ile hayat arasında. Onu seviyor ama kendini o tabloya yerleştiremiyor. İstiyor orada olmayı ama yapamayacağını biliyor. Şey gibi... bir şeker hastasının pastayı çok sevmesine rağmen kendisini öldüreceğini bildiği için yiyememesi ve hep bunu bir gün gerçekleştirebileceği umuduyla yaşaması gibi... Bu pastanın kötü olduğu ya da başkalarının yiyemeyeceği ve bu hastanın da bundan mutluluk duymayacağı anlamına gelmez... Hayat öyle ya da böyle devam ediyor çünkü. Ne şekilde ve nasıl dahil olunup olunmayacağı da sadece gerçekten "birey" olmayı başarmış olanların inisiyatifindedir. Gerisi girdapta kaybolurlar.
Su Gibi
Barış Behramoğlu
Roman, Kasım 2006
64 sf.
ISBN: 9944-493-13-9
7 YTL
Y i t i k Ü l k e Y a y ı n l a r ı
"Su Gibi" Barış Behramoğlu'nun (1979) ilk roman denemesi. Okurlar onu "Kızıma Mektuplar"ın seslendiği küçük kız olarak anımsayacaklardır. Babası Ataol Behramoğlu'nun yurtdışı sürgününe ortak olduğunda beş yaşındaydı. Fransa'da gördüğü ilkokul öğrenimi sonrasında, İstanbul'da sırasıyla Pierre Loti, Saint-Benoit ve İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi."Su Gibi", ilk romanlarda genellikle alışık olunduğunun tersine, bir özyaşam öyküsü değil. Anlatının odağındaki Su, romanın örgüsünü oluşturan bir İstanbul (Beyoğlu) ve ada masalının gerçeklikten hiç de kopuk olmayan kahramanı mı, yoksa yazarın düşlerinin gizemli ürünümüdür? Ya da hem biri, hem öteki mi? Buna okur karar verecek...Fakat öyküsünü kimi kez kendisinden, çoğu kez sevgililerinden, Bay Pi'den, Deniz'den, Ada'dan ve komşusu Güneş'ten dinlediğimiz bu genç kız için hiç kuşkusuz söylenebilecek olan, onun artık edebiyatımızın unutulmayacak roman kahramanları arasına girmiş olduğudur...Bir solukta okuyacağınız "Su Gibi" de modern anlatı edebiyatının özlenen tatlarını, bir "romans" akıcılığı ve ezgiselliğini bulacaksınız...

3 Ocak 2008 Perşembe

YİTİKÜLKE YAYİNLARINDAN ŞİİR DİZİSİ(TÜRKİYE)

















Onur Behramoğlu
Asit ya da İksir
Şiir, Eylül 2006
70 sf.
ISBN: 9944-493-00-7
7 YTL
leş kokulu attarlar!
taş yığınları!
hepsi bu kadar
yüzlere cilt bakım kremleri!
ben, dünyanın aldırmadığı çocuk!
yazmasam: suçceza karışığı
yazsam: erken boşalan
tecavüzcü hırçınlığı.
geri kalanı:
www nokta
orda kimse var mı
nokta
kom
tık.
kum saati.
gri.
ibreakrepyelkovanben,
mehil müddeti dolmuş!
Yaprak Öz
Fırtına Günlüğü
Şiir, Eylül 2006
58 sf.
ISBN: 9944-493-01-5
7 YTL
küçük bir güz yaprağı gibi sessiz
kırmızı ipek kumaşı gecenin
yırtılan ve akan
mırıldanan ve saklanan
ikimiz
birbirine dokunan, konuşan
elmalar ve kurtçuklar
elmalar ve kurtçuklar gibiyiz
kocaman bir göz
çiçek dürbünüen derindeki kabuğa değerek yaşar
Göksel Bekmezci
Gri Hikayeler
Şiir, Eylül 2006
117 sf.
ISBN: 9944-493-02-3
7 YTL

kapmada başarılı kaçmada yaralı bir aç gibi uzanırken hayatın dolu
dizgin damarlarına,seni özlemenin uzun bir cümle olduğu bu kısa satırda
evet evet, mektubunu yeni açmış okuyucular için tekrar tekrar yazmak seni özleyebilmeyi kısaca defalarca bu satırda
-ki ah bir bilsen ameliyatla aldıramadığım bu hissi,
bu hissin ardında bıraktığı tanrısal sisi-
ve aynı satırla kesip atmak yüzük parmaklarını tüm yeryüzünden..
kesip yanına bir de yanmış bir orman iliştirip resmi
sevişmene paketleyip göndermek bir gece sana..
yolları tıkalı itfaiye araçlarınca..


Doğan Ergül
Uykulu Yağmur
Şiir, Haziran 2007
58 sf.
ISBN: 978-9944-493-26-0
7 YTL
Doğan Ergül, lirik diline kattığı fantastik öğelerle doğayı, özelde insanı araştırır. Güçlü duyguların egemen olduğu şiiri sürprizlidir; geniş balkonlara, mavi körfezlere, toroslara, taşlanmış denizlere açılır. Ergül, açtığı vadide, bizleri geniş ve serin şiirlerle buluşturmayı sürdürüyor.
Serdar Koçak
“Dünya! Yu ellerini yalnızlık sularında!” Doğan Ergül’ün şiirini ilk kez ‘Borges Defteri’nde gördüğüm günden beri, aklımda Necatigil’in bu dizesi var. Bazen bir yaşamboyu yazılan şiir yalnızca bir dize olsun içindir. Doğan Ergül de o dizeyi tamamlamak için yazıyormuş gibi gelir bana. Uzun, geniş, derin ve çok katlı bir dize, ki içine bizim anlamamız için bıraktığı o ferah boşluk da dahildir. Belki de bir şiirinin başlığı gibi “Bir Şiirin Son Dizesi”dir bu, ama içinde onun eliyle şiir olmayı bekleyen bir hayat vardır. Doğan Ergül hayatı boş bırakmamak için yazıyor sanki. Durgun bir gölü deniz olsun diye uyandırmaya çalışan bir çocuk. Küçücük taşlar sektiren ve buna sevinen bir çocuk. ‘Aşkın ve Suların Öğleni’nde usulca şiirin kıyısına iniyor, cebinde “burada sabah akşam donmuş bir denizi taşlıyoruz” dizesi, taşladıkça taşan denizden şiirin nasibi olarak yeni bir dizeyle dönüyor ve ‘Uykulu Yağmur’larda okumak üzere hepimize unutulmaz bir şiir armağan ediyor.
Haydar Ergülen

Erkut Tokman
Bilinmezi Dolaşan Ses
Şiir, Nisan 2007
78 sf.
ISBN: 978-9944-493-17-8
7 YTL
Evrenin kapıları açılmadı yine bu gece!
Akıl kilit vurdu Açelya’nın öyküsüne
Hapsetti O’nu ölümlülerin ülkesine,
Ve ölümlüler yalnızlığın dolaplarına
Yıldızlar sakladılar…








Kadir Aydemir
Rüzgârla Saklı
Şiir, Şubat 2007
58 sf.
Desenler: Nihat Kemankaşlı
ISBN: 9944-493-04-X
7 YTL
“Sessizliğin Bekçisi”, “Dikenler Sarayı” ve “Aşksız Gölgeler” adlı kitaplarıyla edebiyat dünyasında adını duyuran Kadir Aydemir’in yeni aşk şiirleri kitabı “Rüzgârla Saklı”. Kadir Aydemir’in kitapta bir araya getirdiği 21 aşk şiirine ressam Nihat Kemankaşlı da çizdiği desenlerle eşlik etmiş. Kadir Aydemir oldukça ilgi çeken “Cunda Öyküleri” adlı öykü seçkisini de yayına hazırlamıştı. Şiirseverler için aşk dolu bir yolculuk fırsatı “Rüzgârla Saklı”.
"Nerede şimdi
O her şeyi unutturan
Küçük aynan?"


Emel İrtem
Zehirli Rüya
Şiir,
Ekim 2006
82 sf.
ISBN: 9944-493-07-
4, 7 YTL
üç kuşak sonraya neşeyle baktım
mutlak bir durum vardı;
ihanet
yalnızlığını bildi tevekkül ve şüphe
bilincim ölü bir bedene açılıyor artık
zavallı Aztek ve masum Peyote
kurtuluş incitiyor yeni tarihi
tuhaf bir yok oluş kalbin hissetmesi
bir baş dönmesi ve ölçünün kendisi



Şeref Bilsel
Mecnûn Dalı
Şiir, Nisan 2007
63 sf.
ISBN: 978-9944-493-22-2
7 YTL

Şimdi yağan yağmursa göğün küfrüdür bize
Dikenleşir düne batmış hüzünlü filikalar
Kim kırmış bunca kadını gözünü bulan ağlar
Göz bir uçurumdur, yarı yeşil yarı toprak
Düşenlerin sesi yatar benim çakıllı derimde
Attar okudum dün gece
Tanrı uyumuş kalmış üzerimde





Yeşim Ağaoğlu
Eflatun Sır
Şiir, Mart 2007
56 sf.
ISBN: 9944-493-14-7
7 YTL

Yeşim Ağaoğlu, İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı’ndan mezun oldu. Yüksek lisansını, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo-TV-Sinema Bölümü’nde “Türk Arkeolojik Belgesel Filmleri ve Suha Arın’ın Arkeolojik Belgesel Filmleri” üzerine yaptı. Ayrıca, Newyork School of Visual Arts Üniversitesi’nde kısa dönem süper 8 kamerayla film çalışmaları derslerine devam etti. “Yalnızlık, makinalar ve meditasyon” isimli kısa bir film çekti. Şiirleri 18 yaşından beri çeşitli sanat ve edebiyat dergilerinde yayımlanıyor. Liman Yayınları’ndan çıkan beş şiir kitabı var. Ayrıca, Bakü’de Azerbaycan Türkçesine çevrilen bir kitabı yayımlandı. Uluslararası PEN Yazarlar Derneği ve BESAM’ın (Bilim ve Edebi Eser Sahipleri Meslek Birliği) Yönetim Kurulu üyesi. Ayrıca kadın yazarlar komitesinde danışma kurulu üyesi. 1996 yılından beri farklı disiplinleri birleştirerek yaptığı çağdaş sanat çalışmalarını sürdürüyor.

kırık aynalar ağlıyorum
orman ağlıyorum
deniz ağlıyorum
kimse anlamıyor
sen de sevmezsin
kızma bize ağlıyorum